12.000 feet...Uçağın kapısı yavaşça yana doğru açılıyor...RÜZGAR!!! 10 sn. sonra bacaklarım ve vücudumun yarısı kapıdan sarkmış, gözlerim sonsuz maviliğe takılmış, hiçbirşey düşünemiyorum = paralize haldeyim...Din gibi!!!
(Flashback: Gece doğrudürüst uyuyamadım. 8.30'da buluşacaktık; ben 6.30'da ayaktayım. Sabah kalkınca ilk ne yaparsınız? Ben bugün muhteşem bir Queenstown sabahına uyandım (mavi gökyüzü!); yüzümü yıkadım; dişimi fırçaladım; pantolonumu giydim; kahvemi aldım; KENDİMİ 4.000 METREDE BİR UÇAKTAN ATMAYA GİTTİM!!!)
Herşey çok hızlı, düşünecek - hazırlanacak - konsantre olacak vakit yok.8.500 kez bir uçaktan atlayan Bulgar Krasimir'e sıkısıkıya bağlıyım; 10 dak. önce yerde tanıştık; "oooo komşuu!" deyip gülüştük...8.500 kez atlaması hariç hakkında hiçbirşey bilmediğim Krasimir, uçağın kapısında bana "gülümse!" diyor...Gülüyor muyum bilmiyorum; ama normalde hiçbir zaman yapmadığım ok işaretini yapıyorum! (Thumbs up!). Krasimir'i nasıl kırabilirim ki; şu an hayatımdaki en iyi dostum, kankardeşim, TEK varlığım...
(Flashback: Havaalanına giden minibüste yanımdaki saftirik Alman kızla laflıyoruz..."Bizim hiçbir şey yapmamız gerekmiyor değil mi yani şimdi??" diye soruyor...Sonra "12.000 feet kaç metre ki?!" diyor..."Yaklaşık 4.000 metre!"..."Coool!!!" diyor...)
Krasimir saydı: "One - Two - Three... - GO!". Çok YANLIŞ birşey...Çok HASTA birşey...Bir an uçağı gördüm, sonra dağları, sonra altımızdaki gölü, sonra yine masmavi göğü, bu kez uçak çok küçüktü...3 milyon saat gibi geçen 3 saniyeden sonra Krasi omuzuma vuruyor; yani kollarımı açma zamanı; öyle anlaşmıştık...Şİmdi saatte 200 km hızla düşüyoruz; karşımızda da fotoğrafçı; zaten fotojenik değilimdir, hayatımın en salak ve şuursuz pozlarını veriyorum, yine "Thumbs Up!!"... Sonra göle ve dağlara bakıyorum: MUHTEŞEM!!!
Biraz sonra fotoğrafçı el sallıyor, ve "FLOP!" diye bir ses duyuyoruz. 45 sn'lik sonsuz gürültüden (=Rüzgar!) sonra, sonsuz sessizlik...Bütün extremleri 1 dakika içinde yaşıyoruz bugün. Krasi "Bak Queenstown!" diyor...Ben tekrar nefes alıyorum...ALLAHIM O NE ATLAYIŞTI!!!!!!!!!!!
birden aklima dustun "nerede acaba?" diye...
gokyuzunden yeryuzune iniyormussun kuslar gibi...
kiskanilacak bir deneyim yasamissin, cesaretine ve yuregine bir kere daha saygi duydum...
saglicakla kal
sevgiler
tulin
Posted by: tulin | April 28, 2006 at 09:26 AM
tum gezinin en flash olayi olmaya aday bence, ozgurlugun tadini cikarmak bu olmali...
Posted by: Eko | April 28, 2006 at 03:21 PM
Ayıp denilen birsey var. Hic dusunmuyor musun Agri'da askerligini yapan vardir, cani ceker, kalbine iner, sinir sahibi olur diye; kiskanclik, kiskanclik, hissss, caatakkkk (ortadan catlama sesi).
Saka bir yana hayata renk katiyorsun, harikasin....
Posted by: Levent Gurkan | April 28, 2006 at 04:00 PM
teşekkürler hayalimi gerçekleştirdiğin için. bir tek dalış kaldı onu da yaparsan döndüğünde havalimanından taksime kadar üstü açık otobüs ile kortej geçeceğiz :)
Posted by: can | April 28, 2006 at 05:44 PM
4 gündür falan bakamamıştım siteye,ne güzel şeyler olmuş ! Barış,Kuş olmuş :-))
Posted by: irem | April 29, 2006 at 12:45 PM
gerçekten artık aştın kardeşim...benim aklım hala arjantin stadlarında kalmıştı. ama bu olaydan sonra affettim seni...
Posted by: emretok | April 30, 2006 at 11:52 PM
Baris zaten kus idi gitmeden once de, ama yenilik olarak artik ucarken kanata gerek gormuyor, heh huh
Posted by: zeki | May 02, 2006 at 10:43 AM
bana ilham veriyorsun baris. biraz daha okursam yazdiklarini, kendimi bulacagim sanirim bilinmez yolculuklarda...
donusunde ben yollarda olmazsam, bahsi gecen korteje benim arabada katilacak, bilesin.
Posted by: ozlem | May 02, 2006 at 11:10 PM